Zulüm Kâbil’in, Hâbil’i öldürmesiyle başladı

Zulüm Kâbil’in, Hâbil’i öldürmesiyle başladı

Hz. Adem (as)’in oğulları Hâbil ve Kâbil, Allah’a birer kurban sunmuşlar ama Kâbil’in sunduğu kurban kabul edilmemişti. Kâbil, Hâbil’e “Yemin olsun seni öldüreceğim” demiş ve kardeşini öldürmüştü. Kâbil haset belasına düçar olmuş, nefsinin heva ve hevesine uymuş, yani açık bir zülüm işlemişti.

Hâbil bu akıl almaz zülüm girişimine aynıyla karşılık vermeyeceğine söz vermiş ve kardeşine şu karşılığı vermişti: “…Ben âlemlerin Rabbı olan Allah’tan korkarım.”

Kâbil artık Hakk’ın karşısında batılı temsil ediyordu. Yani, Kâbil zülmün sembölü haline gelmişti.
Sebebi ise heva ve hevesini ilah edinmesi ve Allah’a isyan etmiş olmasıydı.

Hz. Nuh (a.s)’in kavmi de putçu ve zalim bir kavimdi. Hz. Nuh (a.s), hep Alemlerin Rabbı olan Allah (cc)’a iman etmeleri için kavmini davet etmişti. Ama oğlu bile bu davete uymamıştı. Zalimlerden olmanın cezası, büyük bir tufanla helâk olmaktı…

Ardından, Alah’a iman etme ve itaat etme çağrısını Hz. Hud (as) sürdürdü. Bu çağrıya icabet edenler ebedi kurtuluşa ererken, isyan edenlerin akıbetleri iki cihanda da korkunç olacaktı.

Hz. Salih (as) da, Semud kavmine bu ezeli ve ebedi hakikat çağrısını yaptı. Bu büyük mücadelenin ardından bu kutsal ve insanoğlunun yaradılış gayesi olan hakikati kabul edenler selamete ererken, isyan edenler
yine hak ettikleri helâk olma cezasıyla karşı karşıya kaldılar…

Yazının devamı Bekir HAŞİMOĞLU tarafından yayınlanan Moral Yazıları isimli kitapta.

Bekir HAŞİMOĞLU

E-posta: bekirhasimoglu@gmail.com