Üstad’ı rahmetle anarken!

Üstad’ı rahmetle anarken!

Merhum Üstad’ımız, Necip Fazıl Kısakürek… Nasıl anlatmalı, nereden başlamalı ve neler yazmalıyız?! Anlatmak bir yana, bütün eserlerini okuyanların bile yeterince anlayamadığı ve anlatamadığı bir fikir adamından bahsetmek, başlı başına zor ve mesuliyetli bir iş olduğu ortadadır.

Her şeyden önce Allah (cc)’tan gani gani rahmet diliyorum.

Bizzat kendisi, hayatının önemli noktalarına temas ettikten sonra, “Hayat dediğimiz işte bu kadar, kaba çizgilerden ibaret. Bu da her insanda mevcut. Asıl hayat insanın iç çizgilerinde; ruhta” diyerek her adımı anlamlı ömrünü da anlatmış oldu.

“Akrep nokta nokta ruhumu sokmuş,/ Mevsimden mevsime girdim böylece./ Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş./ Fikir çilesinden büyük işkence.”

“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak;/ Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:” diyerek içini kaplayan içtimaî mücadele hamlesini gerçekleştirmek için “agora”ya, cemiyet meydanına çıktı.

Üstad’ı görenlerin, tanıyanların, tanışanların çoğu ya anla(ya)madılar ya da anlıyormuş gibi yaptılar veya çabucak “istiklâl” ilan ettiler. O, bunun farkındaydı ve bundan dolayı “Siz bakmayın bu kalabalığa. Bu kalabalıktan bir minibüs dolusu adam zor çıkar” diyordu. “Lafımın dostusunuz çilemin yabancısı./ Yok mudur, sizin köyde, çeken fikir sancısı!” derken, kim bilir bu acı gerçeğe işaret ediyordu.

Yazının devamı Bekir HAŞİMOĞLU tarafından yayınlanan Moral Yazıları isimli kitapta.

Bekir HAŞİMOĞLU

E-posta: bekirhasimoglu@gmail.com