Çocuğun Yaşamında Sevginin Önemi

Çocuğun Yaşamında Sevginin Önemi
Çocuğun en önemli psikolojik ihtiyacı, içten sevilmektir. Bu ihtiyacı en iyi şekilde karşılayacak olan ise ebeveyndir. Çocuk dünyaya gelir gelmez uzun bir süre ihtiyaçlarını kendi karşılayamaz. Belli bir olgunluk devresine kadar, dinlenmesi, dış tesirlerden korunması için ebeveynin himayesine muhtaçtır. Çocuğun samimiyetle sevilmesi ve sevgiye doyurulması aynı zamanda başkalarını da sevmesini de sağlayacaktır. Sevgiye doyurulmayan çocuk başkalarını sevemez.
Çocuğa ihtiyaç duyduğu sevgiyi en iyi bir şekilde verebilecek olan öncelikle annedir. Anneler çocuk sahibi oldukları günden itibaren hem kendisi hem de cemiyet için büyük bir sorumluluk almış olduklarının şuurunda olmalıdırlar. Çocuğa süt verirken, onu beslerken, aynı zamanda onu bağrına basarak vücudunun sıcaklığını hissettirecek şekilde ona yakın olmalı, onu beslerken gözlerinin içine bakarak, gülümseyerek sevgisini damla damla akıtmalı ve insan sevgisi ilk aylardan itibaren en iyi şekilde işlenmelidir. Unutulmamalıdır ki ilk sevgi ihtiyacını annesinin onunla ilgilenmesinden, ona olan yakınlığından almaktadır.
Sevgi açlık ve susuzluk gibi sürekli doyurulmak istenen bir ihtiyaçtır. Ana kucağındaki çocuk da, seksen yaşına gelmiş bir insan da sevgisiz yaşayamaz. Yalnız bu ihtiyacın şiddeti yaşa bağlı olarak bazı farklılıklar gösterebilir. Küçük bir çocuk başının okşanmasından mutlu olurken yetişkin bir insan aynı davranışa tepki gösterebilir.
Sevgi ihtiyacı yeterince karşılanan çocuk çevresi ile ilgilidir, çevresine uymada güçlük çekmez; bir meclise girdiğinde kendini yalnız hissetmez, kolay arkadaşlık kurar.
Sevginin eksikliği kadar aşırısı da tehlikelidir. Çocuklarına aşırı sevgi gösteren, onlara toz kondurmayan, her türlü aşırı davranışlarına göz yuman ailelere çevremizde sıkça rastlamaktayız. Bu aileler böyle davranmakla çocuklarının zarar verdiklerinin farkında değildirler. Davranışlarının yanlışlığını anladıklarında artık iş işten geçmiştir. Ebeveynler çocuğa gösterilecek olan sevginin öpme ve okşamaların sayısı ile ölçülecek bir duygu olmadığını bilmelidir. Sevgiyi açığa vurmanın çeşitli yolları vardır. Sıcak bir bakış tatlı bir gülüş, bir dokunuş, sevgiyi, sözlerden ve edilen yeminlerden daha etkili olarak belirtebilir.
Suçlu çocuklar üzerinde yapılan bazı araştırma sonuçlarına göre, çoğu suçlu çocuğun yeterince sevgi ve ilgi görmedikleri, genellikle baskıcı, dayağa yer veren bir eğitim anlayışıyla eğitildikleri gözlenmiştir.
Karşılaştırmalı araştırmalar, süt verme sırasında sert ve haşin davranan, sevgi göstermeyen annelerin çocuklarının nörotik, saldırgan ve uyumsuz olduklarını ispat etmiştir.
Suçluluk davranışının kökenine inildiğinde, bebeklik döneminden başlayarak sağlıklı bir biçimde kurulamayan anne çocuk ilişkisinin önem taşıdığı görülür.
Kaynakça: Çocuğu Anlamak: Said GEZER; Çağlayan Yayınları