“Akıl” olmadan asla!.. (2)

“Akıl” olmadan asla!.. (2)
Kâinattaki bütün varlıkların içinde tartışmasız özel bir konumu ve değeri olan insanın, diğer varlıklardan ayrılmasını, değer kazanmasını veya kaybetmesini sağlayan en önemli vasıf hiç şüphesiz akıl nimetine sahip olmasıdır. İnsan, sahip olduğu akıl nimetini iyi, doğru ve güzel kullanma gayretini sürdürdükçe “yaratılmışların en şereflisi” olmaya mazhar olurken, iş bunun tam tersi bir minval üzere olduğunda, Allah (CC) buyruğu ile “hayvandan daha aşağı” bir duruma düşmektedir.
Kur’an-ı Kerim başta olmak üzere Resul-i Ekrem (S.A)’in Sünnet-i Seniyyesi üzerinde düşünüldüğünde çok açık ve bariz bir şekilde müşahede edilir ki, İslamiyet’in asıl hedefi, iyi düşünen, doğru işler yapan ve güzel yaşamaya çalışan kamil insanlardan oluşan cemiyetlerden meydana gelmiş dört başı mamur bir milletin var olmasıdır. Bu milletin temel vasfı ise, fıtrata uygun bir hayat içinde adaleti ihya etmesi ve ayakta tutması, haksızlığı yeryüzünden kaldırıncaya kadar İlahî Buyruklar muvacehesinde mücadele etmesidir.
Bu hakikat nazarı itibara alınarak bir değerlendirme yapmaya gayret ettiğimiz taktirde rahatlıkla görebileceğimiz gibi, bütün insanlık tarihi boyunca toplumlar, kamil insanların taşıdığı vasıfları yitirdikçe bozulmuş, insanı insan yapan ahlâk önemini kaybetmiş, hasılı maddî ve manevî konularda büyük buhran ve yıkımlarla karşılaşılmıştır.
Bu buhran ve yıkımların yaşanmasının altında yatan temel nedenlerin üzerinde düşündüğümüzde ise, insanlara Cenabı Allah’ın lütfettiği en büyük nimet olan aklın geliştirilmemesi ve İlahî emirler doğrultusunda kullanılmaması gerçeği ile yüz yüze geliriz.
Bilindiği gibi İslamiyet, sorumluluk taşımak açısından “akıl sahipleri”ni muhatap almaktadır. Verilen emirler ve tavsiyelerde devamlı olarak “akıl sahipleri”ne vurgu yapılmak suretiyle öğütler verilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de çok sayıda Ayet-i Kerime aklın ehemmiyeti üzerinde durmakta ve akıllı olmanın, düşünmenin, tefekkür etmenin dünya ve Ahret saadeti için nasihatler verilmekte, akıl
sağlığı ve selameti için çeşitli emirler ve yasaklarla hayatın dengesinin korunması emir buyrulmaktadır.
Bu hakikatler ışığında ifade edebilir ki, akıllı olunmadan ne hayatta huzur bulunabilir, ne büyük muvaffakiyetler elde edilebilir, ne de Rıza-i İlahî’ye nail olunarak Ahrette kurtuluşa erişilebilir. Bilakis, akıllı olunmadığı taktirde Sunnetullah gereği değişmez kanunlar, Kudreti Sonsuz Yüce Allah tarafında işletilecek ve insanoğlunun musibetlere, derin dertlere muhatap olması kaçınılmaz hale gelecektir.

Yazının devamı Bekir HAŞİMOĞLU tarafından yayınlanan Moral Yazıları isimli kitapta yer almaktadır.
Bekir HAŞİMOĞLU
E-posta: bekirhasimoglu@gmail.com