Mükemmelliğin Yakıtı: Enerji

Mükemmelliğin Yakıtı: Enerji
Gücün ve mutluluğun temeli sağlıktır. Benjamin Disraeli.
Mükemmelliğin bulvarının fizyoloji olduğunu görmüştük. Fizyoloji etkilemenin yollarından birisi de duruşu, nefes almayı ve yüz ifadelerini değiştirmeyi, yani kasları kullanmayı bilmektir. Bir kitapta sözü edilen her şey, aynı zamanda vücudun biokimyasal fonksiyonun sağlıklı olmasına da bağlıdır. Bu da sizin vücudunuzu zehirlememek, tıkamamak aksine temizlemek ve beslemek demektir. Şimdi de fizyolojinin temelini oluşturan; yeme, içme ve nefes almanın neden ve niçini üzerinde duralım.
Gün boyunca iç temsilinizi değiştirebilirsiniz; fakat sizin biokimyasal yapınız karmakarışık ise; bu yapılar beyinde bozuk temsiller yaratacaktır. Böylece vücudun tümü devre dışı kalacaktır. Öğrendiklerinizi uygulamak isteseniz bile başarıya ulaşma olasılığınız daha düşük olacaktır. Dünyanın en iyi yarış arabasının deposuna bira koyarsanız araba çalışmaz. Doğru arabaya, doğru yakıta sahip olabilirsiniz; fakat ateşleme düzeni iyi çalışmıyorsa en iyi sonuca ulaşamazsınız. Burada enerji ve enerjinin en üst düzeye nasıl çıkarılacağına ilişkin düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Vücudunuzun verimliliği ne kadar artarsa, hisleriniz ve parlak sonuç elde etmek için zekanızı kullanma şekliniz, o anda iyileşecektir.
Öncellikle enerjinin önemi ve enerjinin önemli bir kısmını açığa çıkarmanın sihrini bilmeliyiz. Beslenme konusunda birbirine zıt ve insanı şaşırtan çok sayıda görüş vardır. Bir kitap şöyle şöyle yapın, diğer kitap böyle böyle yapın der. Bir üçüncüsü de ise şöyle şöyle, böyle böyle yapmayın der.
Biz niçin sorusunu araştırmaktan çok, istediğimiz sonuçlar üzerinde duracağız. Bu nedenle canlı, sağlıklı kişilerin neler yaptıkları araştırılmış ve aynen uygulanarak başarılı sonuçlar alınmıştır. Burada uygulanan yöntem bir mücadele değil, bir yaşam şeklidir.
Uzun süre denenmiş bu prensipler gelin, beraberce uygulayalım. Sekiz saat uyuduktan sonra yorgun, argın bir şekilde zor uyanıyorsanız; kan dolaşımınız kirlidir, enerji düzeyiniz uygun değildir ve fizyolojinizin çok az bir kısmını kullanıyorsunuz demektir. Fiziksel ve zihinsel yeteneklerinizi bütünüyle harekete geçirmenize olanak sağlayacak bir fizyolojiye sahip olmak istiyorsanız; aşağıdaki prensipleri on ila otuz gün deneyin. Beğenirseniz devam edersiniz, beğenmezseniz vazgeçersiniz. Sizi kimse zorlamıyor.
Güçlü, yılmaz bir fizyolojiye sahip olmak için size altı temel ilke (prensip) önerilecektir. Bunların çoğu sizin bildiklerinizle çatışacaktır. Bu ilkeler bir çok kişi üzerinde denenmiş ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Bu nedenle size ters gelse bile uygulayın. Sonuçlarını gördükten sonra kararınızı verirsiniz.

  1. NEFES ALMANIN GÜCÜ:
    Sağlığın temeli, sağlıklı bir kan dolaşımıdır. Çünkü dolaşım sistemi oksijen ve besinleri vücudun tüm hücrelerine taşıyan sistemdir. Sağlıklı bir dolaşım sistemine sahipseniz, uzun ve sağlıklı bir yaşamınız olacak demektir. Sistemin çevresi dolanımdaki kandır. Bu sistemin kontrol düğmesi nedir? Kontrol düğmesi nefes almadır. Vücudunuza uygun şekilde oksijen verebilirseniz; bu oksijen her hücrenin elektriksel sürecini uyaracaktır.
    Vücudun nasıl çalıştığına biraz daha yakından bakalım. Nefes almak sadece hücrelerin oksijenlenmesini kontrol etmez, aynı zamanda vücudu koruyan beyaz hücreleri içeren lenf (akkan) sıvısının akışını da ayarlar. Lenf sisteminin görevi nedir? Bazıları onu vücudun kanalizasyon sistemi olarak düşünürler. Şimdi lenf sisteminin nasıl çalıştığına bakalım. Kan kalpten akar damarlar aracılığıyla ince, geçirgen kılcal damarlara pompalanır. Kan kılcal damarlara oksijen ve besin taşır ve bunlar hücrelerin etrafında bulunan akkana (lenf sıvısına) geçirilir. Hücreler ihtiyacı olan şeyleri bilecek kadar akıllı yada çekicidir. Hücre kendi sağlığı için gerekli olan besin ve oksijeni alır, bir kısmı tekrar kılcal damarlara dönecek olan toksinleri (zehirleri) dışarı atar. Fakat ölü hücreleri, kan proteinlerini ve diğer zehirli maddeleri dışarı atma görevi lenf sisteminindir. Lenf sistemi de derin nefes almakla eyleme geçirilebilir.
    Hücrelerin oksijen miktarını kısıtlayan fazla sıvı ve çok miktardaki toksik madde; lenf sistemi tarafından dışarıya atıldığı için vücudun hücreleri lenf sistemine bağlıdır. Sıvı, kan proteinleri hariç, ölü hücreleri ve diğer zehirli maddeleri nötralize ve tahrip eden lenf bezlerinin içinden geçer. Lenf sistemi ne kadar önemlidir? Lenf sistemi yirmi dört saat çalışmazsa hücrelerin etrafında oluşan fazla sıvı ve kan proteinleri yüzünden insan ölür.
    Kalp, dolanımdaki kanın pompasıdır, fakat lenf sistemi böyle pompaya sahip değildir. Lenflerde kalbin görevini, kas hareketleri ve nefes alma yerine getirir. Etkin bir lenf ve bağışıklık sistemi ile birlikte sağlıklı bir kan dolaşımına sahip olmak istiyorsanız; bu sistemleri harekete geçirecek şekilde derin nefes almak zorundasınız.
    Meşhur bir lenf uzmanı olan Dr. Jack Shields son zamanlarda bağışıklık sistemi üzerinde ilginç çalışmalar yapmıştır. Shields insan vücudunun içine koyduğu kameralarla lenf sistemini temizleyen uyarıcıların neler olduğunu gözlemiştir. Bu görevi en iyi şekilde diyaframdan alınan derin nefesin yerine getirdiğini görmüştür. Derin nefes, vakum gibi kan dolaşımı aracılığıyla lenfi çeker ve vücudun toksinleri yok etme hızını artırır. Gerçektende derin nefes ve alıştırmalar bu süreci on beş kat kadar hızlandırabilir.
    Bu bölümden anlatılanlardan sadece derin nefes almanın önemini anlayıp uygulamak bile vücut sağlığını önemli oranda artırabilir. Yogada nefes almanın üzerinde bu kadar durulması bu yüzdendir ve derin nefes alma kadar vücudu temizleyen başka bir şey yoktur.
    Sağlıklı olmada nefes almanın çok önemli olduğunu kavramak için sağduyunun çok zorlanması gerekmez. Sadece önemi üzerinde biraz düşünmek yeterlidir. Nobel ödüllü Dr. Otto Warburg osijenin hücrelere etkisi üzerinde çalışmıştır. Warburg sağlıklı ve normal hücrelere verilen oksijeni azalttığında; bu hücrelerin habis haline dönüştüklerini gördü. Daha sonra benzer bir çalışmada Dr. Harry Goldblatt hiçbir hastalığı olmadığı bilinen farelerin denek olduğu bir deney yaptı. Deneyinde yeni doğmuş farelerden alınan hücreleri üç guruba ayırdı. Deney tüpünü aldığı bir gurubu otuz dakika oksijensiz bıraktı. Birkaç hafta sonra bu hücrelerin bir çoğu öldü, kalanlardan bir kısmının hareketleri yavaşladı ve geriye kalanlar da habis hücre görünümünü alacak şekilde yapılarını değiştirmeye başladılar. Bu arada diğer iki gurup hücre de sürekli atmosferik koşullarda oksijen alabilecek şekilde deney tüplerinde incelemeye alındılar. Otuz gün sonra Dr. Gold Blatt bu hücreleri üç ayrı gurup fareye enjekte etti. İki hafta sonra iki normal gurup hücrenin enjekte edildiği farelerde herhangi bir anormallik görülmedi. Ancak oksijensiz bırakılan hücrelerin enjekte edildiği farelerde habis büyümenin gerçekleştiği görüldü. Bir yıl sonra aynı fareler tekrar gözlendiğinde habis büyümenin devam ettiği, normal hücrelerin ise normal kaldığı gözlendi.
    Bu deney bize ne anlatıyor? Araştırmacılar hücrelerde habis yada kanser oluşumunda temel etkenin oksijen azlığı olduğuna inanmaktadırlar. Oksijen azlığının hücrelerin yaşam kalitesini etkilediği kesindir. Sağlığınızın kalitesi de hücrelerimizin kalitesine bağlıdır. Bu nedenle sağlık için ilk öncelik, nefes almaya verilmelidir.
    Sorun birçok kimsenin nasıl nefes alınacağını bilmemesidir. Üç Amerikalıdan bir tanesi kansere yakalanmaktadır. Fakat yedi Amerikalı atletten ancak bir tanesi kansere yakalanmaktadır. Yukarıdaki deneyler bu durumu açıklığa kavuşturmaktadır. Atletler dolaşan kana en hayati elementi, yani oksijeni vermektedir. Bir diğer açıklama da lenf sisteminin hareketini uyararak bağışıklık sisteminin en üst düzeyde çalışmasını sağlamaktadır.
    Sistemi temizlemek için en etkin nefes alma şekli nedir? Bir birim zamanda nefes alıyorsunuz; dört birim içinizde tutmalısınız, iki birim zamanda dışarı vermelisiniz. Dört saniye nefes alıyorsanız; on altı saniye içinizde tutup, sekiz saniyede dışarı vermelisiniz. Nefesi niçin bir birimde alıp iki birimde veriyorsunuz? Lenf sistemi aracılığıyla toksinleri atmak için. Nefesi niçin dört birim tutuyorsunuz? Kan ve lenf sistemini tam olarak oksijenlendirmek için. Nefes alırken kan sisteminde vakumda olduğu gibi tüm toksinleri dışarı atabilmek için karın bölgesinin en altında nefes almaya başlanmalıdır.
    Spordan sonra ne kadar açlık hissedersiniz? Beş kilometre koştuktan hemen sonra oturup kocaman bir biftek mi yersiniz? Şüphesiz hayır. Spordan hemen sonra derin derin nefes alırız. Çünkü o anda vücudun en çok ihtiyaç duyduğu şey oksijendir. Bu nedenle sağlıklı yaşamanın ilk prensibi derin nefes almaktır. Günde en az üç defa yukarıdaki kurala göre on derin nefes almalısınız. Nefes alışlar burundan, verişler ağızdan yapılmalıdır. Uzun süre nefes alacağım diye kendinizi zorlamamalısınız. Bu süre, zamanla yavaş yavaş artacaktır. Günde en az üç defa on derin nefes almaya başlarsanız; sağlığınızda büyük gelişmeler olacağını göreceksiniz. İyi nefes almanın sağladığı faydayı sağlayacak hiçbir vitamin ilacı yada yiyecek yoktur.
    Genel olarak nefes almanın uygun yollarından birisi de hava ile alıştırma yapmak anlamına gelen aerobik yapmaktır. Koşmak güzel, fakat streslidir. Yüzmek mükemmeldir. En iyi aerobiklerden birisi de trambolin yapmaktır. Çünkü vücuda en az stres yükleyen şekildir. Tüm bu alıştırmaları kurallara uygun olarak yapmak gerekir.
    Kaynakça: KİŞİSEL BAŞARIDA ZİRVEYE ULAŞMANIN YOLU:SINIRSIZ GÜÇ, ANTHONY ROBBINS / ÇEVİRİ: Dr. Mehmet Değirmenci, İNKILÂP KİTAPEVİ (www.inkilap.com)
    [1]