Farklı bir açıdan turizm ve Türkiye’nin turizm potansiyeli

Farklı bir açıdan turizm ve Türkiye’nin turizm potansiyeli

Turizm, bir yerden başka bir yere doğru, uzun veya geçici bir süre için; dinlenmek, eğlenmek, gezmek, görmek ve sağlık amacıyla çıkılan seyahatlere deniyor. Ülke içinde yapılan seyahatler ‘iç turizm’, başka ülkelere yapılan seyahatler ise ‘dış turizm’ olarak adlandırılmaktadır. Seyahate çıkanlara turist, turistlerin gezip görmek istedikleri, doğası, tarihi ve kültürel değeri olan yer ve yörelere de ‘turistik yer-yöre’ deniyor.
Turizmi, bütün dünyada siyasî, iktisadî ve kültürel sahalar başta olmak üzere toplumları ilgilendiren her alanda, tabiî bir kültür alış veriş platformu olarak değerlendirmek mümkündür. Günümüzün ‘modern’ ve ‘post modern’ yaşam tarzlarının ortaya çıkardığı ‘basit eğlenceler’den farklı bir anlam bütünlüğü içinde değerlendirildiği taktirde görülecektir ki turizm, bu konuda yapılan kültür içerikli ve yoğunluklu etkinlikler, yeryüzünde yaşayan farklı kültür ve inanışlara sahip toplumlar, topluluklar ve değişik medeniyetler arasında köprü görevi yapabilecek, aradaki iletişimi sağlayabilecek bir faaliyet ve aktivite olduğu rahatlıkla ifade edilebilir.
Bu faaliyet ve aktivitelerin başında ise devletlerin, kurum veya çeşitli kuruluşların yaptığı resmi, akademik, kültürel seminer ve toplantılar, fuarlar, şenlikler, sergiler, kongreler, çeşitli gösterilerin yer aldığı etkinlikler, millî ve uluslar arası spor müsabakaları ve organizasyonları gelmektedir.
Turizmin İslâm ve bütün Müslümanlar açısından çağrıştırdığı kelime de ‘seyahat’ veya ‘yolculuk’tur. İslamiyet’in, seyahat etmenin insan ruhu ve bedeni üzerindeki olumlu etkisinden bahsettiği ve Mü’minlere seyahat etmeyi öğütlediği, teşvik ettiği bilinmektedir. Hac Farizası ve Umre başlı başına ve ilk önce şartları yerine gelince mutlaka eda edilmesi gereken bir ibadet olması ile birlikte, gelmiş geçmiş bütün insanlık tarihinde her yıl tekrarlanan başta inanç olmak üzere en büyük sosyal, kültürel ve psikolojik turizm organizasyonudur. Ayrıca dinî bayramların seyahat etmeyi teşvik eden bir özellikte olması, İslâmiyet’in ısrarla tavsiye ettiği hatta zorunlu gördüğü sıla-i rahim, yani akraba ziyaretlerinin de bu olgunun içinde yer aldığını rahatlıkla ifade edebiliriz.
Ülke ekonomisinde öncü sektörlerin başında ihracatla birlikte zikredilen turizmin, kuşkusuz ekonomiye çok önemli katkıları vardır. Döviz girdilerindeki artış, yeni iş alanları açılarak istihdam sağlanması turizmin ekonomiye sağladığı yararların başında gelmektedir.
Zamanımızda ve içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunu his kuşkusuz istihdam, yani işsizlik sorunudur. İşsizlik sorunun çözümü için yapılan önerilerin en etkin olanı ülke kaynaklarının değerlendirilmesi suretiyle yapılan yatırımlardır. İşte bu kaynakların en önemlilerinden birisi de Turizm sektörüdür. Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik önemi, tarihi ve kültürel değerlerin ve zenginlikleri açısından eşsiz bir öneme sahip olması, doğal güzellikler ve daha sahip olduğu nice turistik zenginlik, turizm sektöründe istihdamın sağlanması, işsizliğin azaltılmasında büyük katkısının olacağını ifade edebiliriz.
Bugünden geleceğe geniş ufuklu bir perspektifle bakılacak olursa 21. yüzyılın en canlı ve büyük sektörlerinden biri de turizm olacağını rahatlıkla ifade edebiliriz. Özellikle gerek ülke içinde özgürlüklerin artarak bunun uluslar arası alana yansıması, seyahat engellerinin ortadan kaldırılmasıyla turizm sektörünün canlılığı daha da ivme kazanacak ve canlılık ülke ekonomisine olumlu bir şekilde yansıyacaktır.
Yazının devamı Bekir HAŞİMOĞLU tarafından yayınlanan Moral Yazıları isimli kitapta.

Bekir HAŞİMOĞLU
E-posta: bekirhasimoglu@gmail.com