Ailede işbirliği arayın !
Ailede iletişimin çok önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Üstün Dökmen, “Karşınızdakini itişecek biri olarak değil, işbirliği yapabilecek biri olarak algılayın” dedi.
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Üstün Dökmen, insanların karşısındakini itişecek biri olarak değil, işbirliği yapabilecek biri olarak görmesi gerektiğini söyledi. Dökmen, empatinin özünde rol alma olduğunu, karşımızdakinin rolünü aldığı mı zda onu daha iyi anlayabileceğimizi kaydetti. Rol almanın fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak 3 ana gruba ayrıldığını belirten Dökmen, şunları anlattı : “Empati kuramadığımız ve kafamızdaki şablona göre baktığımız kişi ötekidir. Ötekinin rolünü alamadığımızda da ben merkeziyetçilik ortaya çıkar. Çalıştığınız ortamda angarya bir iş varsa o öteki içindir, eğer terfi varsa benim içindir. Yolda karşılaştığımız birine hükümet konağını sorarız. ( İlerde sağ da der) Kimin sağı ? Benim mi, kendisinin mi? Burada benimle fiziksel empati kuramadı . Dünyada da fiziki rol alma konusunda yüzde 50 sıkıntı vardır. Zihinsel rol almada da, karşımızdaki gibi düşünemeyiz. Kanepeye uzanmış derin bir uykudayım. Hanım geliyor, kolumdan iteleyerek (Üstün uyuyor musun?) diye soruyor. Bu durumda nasıl cevap verebilirim? Duygusal rol almada ise kafamızdaki milyarlarca şablona göre hareket ederiz. Bir gencin üniversitede girmek istediği bölüm 200 puanla öğrenci almaktadır. Bu genç sınavda 230 puan alır. 30 puanım ziyan olmasın ve yüksek puanla öğrenci alan bölüm iyidir diye bu bölümü tercih ediyor.”
Karşınızdakini mutlaka dinleyin
Prof. Dr. Dökmen, iyi bir iletişim için dinlemenin önemli olduğuna işaret ederek, “Karşınızdaki kişiyi itişecek biri olarak değil, işbirliği yapabilecek biri olarak algılayın. Birbirinizle konuşun, anlamaya çalışın. Karşınızdaki konuşurken, ona ne söyleyeceğinizi düşünmeyin. Bırakın onun konuşması bitsin, arada biraz sessizlik olsun, ondan sonra konuşmaya başlayın. Aslında muhabbet etmeyi seviyoruz ama muharebe ediyoruz” diye konuştu. Ben ile ötekinin çatışmasında daima ötekinin suçlandığına işaret eden Dökmen, şöyle devam etti: “Evde problem varsa bu bir kişiden kaynaklanmamaktadır. Ben de hata varsa sende de vardır. Bıçak elimi kesti deriz. Bıçak benim elimi kesemez. Ben bıçakla elimi kesmişimdir. Siz birini suçladığınızda, o da sizi suçluyor. Siz annenizi babanızı , anneniz babanızda sizi anlamalı . Aile içi çatışmalarda haklı haksız aranmaz, hatalı davranışaranır. Anne, baba, ya da çocuk suçlu değildir. Aristo dediğimiz mantık çözümsüz sıkıntılar getirir. Her iki taraf da hatalı olduğunu kabul ederse uzlaşma sağlanır, ama etmezse sağlanamaz.”
MUTLULU Ğ UN ANA FAKTÖRÜ S İ ZS İ N İ Z
Prof. Dr. Dökmen, ekonomik kriz, kötü karne gibi dış etkenlerin insanların mutluluğunun ya da mutsuzluğunun nedeni olmadığını anlatarak, şunları kaydetti: “Siz izin vermeden kimse keyfinizi kaçıramaz, siz izin vermeden de kimse sizi mutlu edemez. Mutluluğun ana faktörü sizsiniz. Dış faktörler sadece tetikler. Bu faktörlere çok fazla önem veriyoruz. Çevrenizdekilerin sizin mutlu olmanızı istemesi sizi etkilemez. Bir de geçmişe ve geleceğe dair kaygılarımız vardır. Bunlar hayatımızı cehenneme çevirir, yalnızlığa iter. Bugününüzün tadını çıkarın. Bu sizin elinizde. Sevdiklerinize dokunun, ona sevginizi gösterin. Anadolu’da birçok baba, şımarmasın diye çocuğunu uyurken sever. Biz buna duygusal kabızlık deriz. Çünkü, çocuk baba sevgisini tadamaz. Bağırsak kabızlığı incir yiyince geçer ama duygusal kabızlık hayat boyu geçmez. Çocuklarınızı sevin. Çünkü, çocuklar sevgiden aslaşımarmazlar.”
Kaynakça: http://www.yenisafak.com.tr/hayat.html