İş planınızı yaptınız mı?
İş planı kapsamlı olmak zorunda değildir, fakat okuyan herkes bakımından açık olmalı, bir, iki hatta beş yıl sonraki hedefinizi tanımlamalıdır.Yeni bir iş kurmaya çabalayan gençlerin, para harcama hususunda çok hesaplı, hatta cimri olmaları gerekir. Büyük şirketleri kendilerine örnek aldılar mı yanarlar! İşte tecrübeli bir yöneticinin genç girişimcilere bu alandaki altı önerisi:1.Yeni bir şirket sadece parayı büyütecek şeylere para harcamalı, bunun dışında tutumlu olmalıdır. 2.Yatırımcı ortaklara ihtiyaç duysun duymasın, her şirketin bir iş planı olmalıdır. 3. İş planı uzun ve kapsamlı olmak zorunda değildir, fakat yazıya geçirilmeli, okuyan herkes bakımından açık seçik anlaşılır olmalıdır. Evvela işinizi ve mevcut şartları, sonra da bir, iki, beş yıl sonra ulaşmak istediğiniz yeri tanımlamalı; ardından oraya ulaşmak için gerekli haritayı sunmalısınız: Önce kelimelerle, sonra rakamlarla. 4. İş planınıza kısa, özlü bir misyon cümlesiyle başlayın. Yapabildiğiniz kadar idealist, arzu ettiğiniz kadar büyük tutun misyonu. Misyon şirketin odaklandığı işi sürdürmesini, yönünü kaybetmemesini sağlar. 5. Ortaklıklar ender yürür; herkesin her şeyden sorumlu olduğu ortaklıklar çoğunlukla şapa oturur. Her bir işin son kertedeki sorumlusu belli olmalıdır. 6. İş sahipleri, hatta bütün çalışanlar, “ideal şirket” görüşlerini yazmalı ve bu notlar karşılaştırılmalıdır. Şirketiniz beş yıl sonra nerede olmalı? Diyelim ki her şey arzu ettiğiniz gibi, hatta çok daha iyi gitti. Düşlemediğiniz kadar başarılı oldunuz. Hayatınız neye benzerdi? Ne yapıyor olurdunuz? Nerede yaşardınız? Tipik bir gününüz nasıl geçerdi? Bu basit alıştırma, güçlü bir vizyon aletidir. Sakın hafife almayın. Büyük iş başarmış olanlar, mutlaka büyük düşünmüş olanlardır! Değişimi nasıl yönetirsiniz? Uzun ömürlü olmanın sırrı, büyük şirketlerin belirli uğraklarda yenileşmeyi başarabilmesidir. Yani bir anlamda gençleşmeleri gerekmektedir. Köklü değişimin kaçınılmaz hale geldiği şirketlerde, yapılacak ilk iş stratejik bir vizyon geliştirmektir. Şirketinizi neye dönüştürmek istediğinizden emin olmalı ve yeni dönem için mümkünse uygun bir simge seçmelisiniz. İkinci olarak, şirket çalışanlarıyla iletişiminizde tutarlı olmalı, karışık, müphem mesajlardan kaçınmalısınız. Üçüncüsü, şirketinizin geleneğiyle yapmak istediğiniz köklü değişim arasında bir rabıta ve denge kurabilmelisiniz. Değişim yönetiminin en büyük ustalarından biri sayılan Philip Sadler, yedi aşamalı bir geçiş eğrisi öneriyor. Özetleyip şerh etmeye çalışalım:

  1. HAREKETSİZLEŞME: Yeni rekabet ortamı karşısında, insanlar düşünemez, plan yapamaz hale gelmişlerdir. Hiçbir şeyin sebebini açık seçik göremiyorlardır. Havalar birden değişmiş, gökyüzünü kara bulutlar kaplamıştır. Hangi yöne adım atılacağını bilmek şöyle dursun, ayağını kımıldatıp yürümek bile zorlaşmıştır. Aşırı soğuktan donayazmak gibi bir şey.
  2. KÜÇÜLTME: Donma aşamasından kurtulmanın bir yoludur bu. Yapılacak değişimi küçültün, insanların gözünde önemsizleştirin. Hatta değişimin olduğunu bile yadsıyın. Gerçekliğin böylesine inkârı geçici bir geri çekilme sağlar ve içten güçlenmeyi kolaylaştırır.
  3. DEPRESYON: İnsanlar gerçekliği fark ettikçe ve bir takım değişiklikler yapmalarının kaçınılmaz olduğunu anladıkça, sıkıntı hissetmeye başlarlar. Yaşadıkları ortamda bir değişimin meydana gelmiş olduğu gerçeğiyle yüz yüze geliyorlardır. Karşılaşılan sorunlarla, değişimlerle ve genelde hayatla nasıl başa çıkılacağını bilmenin zor olduğu bir dönemdir bu.
  4. SERBESTLEŞME: İnsanlar gerçekliğin farkına vardıkça, onu olduğu gibi görmeye başlarlar. İlk üç aşamada hâlâ geçmişe derinden bağlılık söz konusudur. Dördüncüde, geçmişten tedrici kopma başlar. Şu duygular sarar görece serbestleşen insanı: “Pekâla, buradayım işte, bunlar elimdekiler, şunlar da arzu ettiklerim.” Söylenenler kabul gördükçe, duygular uyanır ve örgütü iyimserlik bürümeye başlar. Depresif dönemin sıkıntısı geride kalır.
  5. SINAMA: Serbestleşen insan daha aktif olur ve yeni durumun imkânlarını sınamaya başlar. Yeni davranışları, yeni çalışma tarzlarını, vs denemeye girişir. Kişi yeni şeyleri sınarken büyük bir enerjiyle hareket eder. Yeni bir kıtanın keşfi gibidir bu.
  6. ANLAMA: Faaliyet ve sınama patlamasının ardından, eşyanın ve gelişmelerin nasıl ve niçin farklı olduklarını anlamaya doğru bir kayma olur. Bu aşamada bireyler daha önceki davranışları (mesela, kızgınlık ve depresyonu) anlamaya çalışırlar. Anlamak, doğru tepkinin vazgeçilmez şartıdır.
  7. İÇSELLEŞTİRME: Birey geri adım atıp her şeyi anlama çabasını durdurduğu zaman, geçişin son aşamasına geçilir. Şimdi, süreç boyunca öğrenilenleri hayata geçirmek mümkündür artık. Değişim, hayatın parçası olmuştur. Değişim yoktur artık, anlama ve kabul vardır. Sâkin bir dönemdir bu. Sükûnetin ne kadar süreceği bilinmez. Eskiden onyıllarca sürerdi. Şimdilerde ay hesabı yapılıyor. Hazırlıklı olun. Kaynakça: Mustafa ÖZEL http://www.yenisafak.com.tr/mozel.html